“Markamı Nasıl Yaratırım?”
Marka iletişimi üzerine çalışmaya girişim, aslında tam olarak bu soru üzerine düşünmekle başladı. Kurumsal hayatta ilk iş deneyimim henüz lisedeyken katıldığım, sağlık sektöründe iştirakleri olan bir şirketler grubunun genç yetenek programı ile olmuştu. Çok okuyan, düşünen, yazan, çizen genç bir kadın olarak ilham aldığım tüm kadın yöneticileri gözlemliyor, onlarla konuştuğumda kendi yolculuklarındaki önemli kırılma ve gelişme noktalarını keşfetmeye çalışıyordum. Hepsinin ortaklaşa şekilde altını çizdiği bir kaç nokta vardı, “kendini doğru şekilde sunmalısın” “potansiyelini ortaya çıkarmalısın” “ismini bir marka gibi kurgulamalısın” yaptığın işte markalaşmalısın” “insanların aklında kalmalısın” “insanlar seni rakiplerinden ayıran özellikleri hızlıca anlayabilmeliler” “insanlar üzerinde doğru izlenim bırakmalısın” …

Üniversiteyi ilk kazandığımda Marmara Üniversitesi’nde Ekonometri okumaya başlamıştım. Ancak bir şekilde istatistik, iktisat ve matematik bilimlerinin tam kesişim noktası olan bu bölümde kendimi ifade edebileceğim alanı bulamıyordum. Derslerimde başarılıydım ancak nedense kendimi bu alanda bir kariyer yaparken düşünemiyordum. Zihnimin bir köşesinde sürekli “kendimi en doğru şekilde ifade edebildiğim ve markalaşabildiğim bir alanda çalışmalıyım” düşüncesi dönüyordu ve nedense kendimi bankacılık ve finans sektöründe bir marka olarak hayal edemiyordum.

Benim kariyerimin kırılma noktası üniversiteyi bırakıp yeniden sınava girme kararını aldığım gündü. Sosyal çevrem, akademik danışmanlarım, akrabalarım, eşim, dostum ve ailem bunun kocaman ve boş bir risk olduğuna inanırken yalnızca kendime olan inancımla bu riski aldım. Yeniden girdiğim sınavda bu kez kendim için daha doğru bir alan olduğunda inandığım İletişim Fakültesi’ni seçtim. Tuzum da kuru değildi üstelik, tüm “ yapamazsın”lara rağmen ilk 1000 derecesi ile burslu kazandığım okulun masraflarını da kendim üstlenmek adına liseden mezun olduğum günden bugüne hep mutlaka çalıştım, yarı zamanlı, tam zamanlı, uzaktan… Aklınıza gelebilecek pek çok işi büyük küçük demeden yaptım, bunun içerisinde tezgahtarlık da vardı, çeviri de, servis hizmeti de vardı, özel ders vermek de…

Üniversite eğitimi sürecinde en önemli hedefim kendi markamı, bireysel olarak girdiğim bir ortamda insanların zihninde iz bırakacak o doğru kimliği yaratabilmek üzerineydi. Bu bağlamda gelişime açık olan alanları doldurabilmek için ek dersler, çift anadal ve yandal programları ile bir yandan okudum bir yandan çalıştım ve bugün burada sizlere kendi küçük hikayemden belki minicik bir ilham ışığı yaratabilmek için sizlere bu hikayeyi anlatıyorum.

Kendi marka yolculuğumda henüz yolun ortalarına dahi gelmediğime inanıyorum ancak benim hikayemden sizlerin zihninize ulaşacak en önemli mesajın, zorluklara ve toplumsal önyargılara, önkabullere ve kaygılara rağmen bir şekilde kendine inanmanın insana bazı yolları açtığı fikri olduğunu düşünüyorum.

Peki ya nedir bu markalaşma? Marka Nedir?

En temel tanımı ile “Marka” bir kurumun / işletmenin ürettiği ya da sattığı mal ve hizmetleri diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılan her türlü; sözcük, şekil, renk, harf, sayı, sesler, hareket, koku veya ambalajdan ibaret olabilen İŞARETTİR.

Marka dediğimde sizin zihninizde ne canlanıyor? Bir kısmımız kurumsal markaları anımsıyor, bir kısmımız lüks markaları ve onların muhteşem tasarım ürünlerini gözünün önüne getiriyor.

Kimimiz ünlü bir ismi anımsıyor bazılarımız ise internet ünlülerinden birini düşünüyor. Marka dediğimiz kavram aslında bunların hepsini kapsıyor. En temelde marka kavramını kurumsal ve bireysel olarak ikiye ayırmak mümkün. Bir hizmet ya da ürün grubu sunan ve kendinden daha büyük bir operasyonu tanımlayan kurumsal markaların yanı sıra, internette varlığı ile insanlara ilham sağlayan o influencer da aslında bir marka.

Marka kavramsal tanımı, beraberinde bazı temel başka kavramları da getiriyor. Kurumsal anlamda bir markayı düşündüğünüzde ilk tanımda olduğu gibi zihninizde bir renk, bir ses, bir slogan, bir logo, bazı görseller, belki onu temsil eden birileri, bazen bir mağaza ortamı ya da sizin kişisel hatıralarınızda bıraktığı bir iz gelir aklınıza. Bu bahsettiklerimizin tamamı aslında marka kimliğinin birer bileşenidir. Bunu kurumsal olarak ele aldığınızda sınırlarını belirlemek çok kolaydır.

Özetle kurumsal anlamda “Marka” Bir kurumun veya işletmenin iş yaptığı, muhatap olduğu veya iletişime girdiği kişi, grup ve kurumlardaki algısını oluşturan söylemsel, görsel, işitsel değerlerin tümünü ifade eder.

Her markanın karşısında konumlandığı bir kitlesi, bu kitleye iletecek bir mesajı, anlatacak bir hikayesi, bu hikayeyi anlatırken seçtiği bir imaj, bir ses tonu ve büründüğü bir karakter vardır Bunların her birini marka iletişiminde ayrı bir bileşen olarak ele alıyoruz.

  • Marka Kimliği (Logo, Renkler, Sesler, Multimedya Görsel Materyaller, Kurumsal Kimlik)
  • Marka İmajı – Marka Algısı
  • Marka Söylemi
  • Marka Hikayesi
  • Marka Personası

Peki ya bu marka bir kişiyse?

Markayı tanımlarken oluşturduğumuz tüm bu referanslar sizin bireysel markanızı yaratırken de kullanacağınız bileşenler.

Bireysel marka, “kişinin sahip olduğu her şeyle; özü, sözü, imajıyla hedef kitlesine/ müşterisine verdiği mesaj, yarattığı fark, kendine, işine ve ilişkilerine kattığı değerlere bağlı bir kimlik tanımlamasıdır”.

Tam bu noktada aklınızda yeniden şu sorunun canlanması çok normal peki ya ben kendi “markamı nasıl yaratırım?”

Bireysel olarak markalaşmak günümüzde dijital kanalların kullanımı ile artık çok daha kolay. Öncelikle illa ki ticari anlamda bir ürün ya da hizmet sunmanıza gerek yok. Yalnızca kariyer yolculuğunuzda fark yaratmak ya da sosyal hayatınızda daha anlaşılır olmak hatta ve hatta yalnızca hayatta daha anlamlı bir iz bırakmak için bile markalaşma yolculuğuna çıkabilirsiniz.

Şimdi gelin bir kaç eğlenceli soru-cevapla sizin kendi markanızı yaratma yolculuğunuzda ilk adımları atalım.

  • Ben kimim ve insanlara kendimle ilgili ne anlatmak istiyorum? (Konumlandırma)
  • Sunduğum bir ürün / hizmet / değer var mı, bunu nasıl öne çıkarmak istiyorum? (Konumlandırma)
  • Benimle aynı değeri / ürünü / hizmeti sunan kişilerden nasıl farklılaşabilirim? (Rakip / Pazar Analizi)
  • Seslendiğim, beni duymasını istediğim insanlar/kurumlar kim? (Hedef Kitle)
  • Bu insanlar/kurumlar neredeler, ben varlığımı onlara nerelerde göstereceğim? (Kanal Stratejisi)
  • Bu insanlarla karşılaştığım yerlerin kuralları (eğer dijital bir mecra ise algoritması) nasıl, burada kendimi nasıl hem oraya ait hem de fark edilebilir kılarım? (Kanal Stratejisi)
  • Benim hikayem ne, insanlara/kurumlara ne anlatacağım? (Marka Hikayesi)
  • Topluluğumla karşılaştığım anlarda ve ortamlarda nasıl görüneceğim? Nasıl giyineceğim? Hangi renkleri ya da stili tercih edeceğim? (Marka İmajı – Marka Görsel Kimliği)
  • Konuşurken nasıl bir ses tonu ve vurgular kullanacağım, ben dili mi yoksa biz dili mi ya da daha mesafeli bir dil mi seçmeliyim? (Marka İletişim Tonu – Marka Sesi)
  • Hedef topluluğum ile hangi ortamlarda, hangi sıklıkla, hangi şekilde bir araya geleceğim (eğer dijitalde isem hangi sıklıkta hangi platformlara veya uygulamalara içerik üreteceğim)? (İletişim Stratejisi)

Tüm bunların toplamı olarak, ben bir hikaye anlatıcısı olarak bu topluluk karşısında kimim? Yani nasıl bir kişiliğim, karakterim, davranışsal özelliklerim var? (Marka Personası)

Marka Personası kurumsal markalar için tasarlanırken markayı bir insan olarak ele alır. Bu kurum bir kişi olsa nasıl giyinir, nasıl konuşur, nerelere gider, nasıl davranırdı şeklinde bir düşünme egzersizi ile kurgulanır. Söz konusu zaten gerçek bir kişi olduğunda sizin var olan kişiliğinizi nasıl yansıttığınızla ilgili bir seçimdir.

Bu sorulara ayrıntılı ve gerçek cevaplar bulduğunuzda kendi marka yolculuğunuz için bir başlangıç stratejisi yapmaya hazırsınız. Ardından var olmayı seçtiğiniz ve görünür olmak istediğiniz alan neresi ise bununla ilgili hem sosyal hem dijital network geliştirmek İkinci adım olmalıdır. Gerek dijitalde gerek geleneksel mecralarda içerik / değer üretmek ve görünür kalmaya devam etmek üzerine düşünmek ve çaba göstermek er ya da geç sizi her geçen gün daha fazla bilinen, kendi kitlesinde öne çıkan bir “marka” haline getirecektir.

Kendinizi bir marka olarak ele alıp geliştirdiğinizde, doğru noktalarda doğru sorularla kendinize gerçekçi analizler yaptığınızda kariyer / sosyal ya da dijital alanlarda hedeflediğiniz noktalara ulaşmak daha kolaydır. Instagrama içerik üreten ve takip ettiğiniz kişileri düşünün,

(araştırmalara göre) Instagram tasarımları, içerikleri, giyimi, sesi, söylemleri daha tutarlı olanlar aklınızda daha çok kalıyor ve size daha fazla güven veriyor. Bu güvenli iletişimi siz de kendi alanınızda kendi kitlenizle yarattığınızda iz bırakır, akılda kalır ve öne çıkarsınız.

Işığınızın ve potansiyelinizin, karşınıza çıkan / çıkabilecek tüm engellere rağmen parladığı, hedeflerinize kendi hızınızda ve keyifle ulaştığınız bir yolculuğunuz olsun! Kadın olmanın getirdiği o mucizevi ve yaratıcı dokunuşla, yolunuz açık olsun. 

Nuray Merve Güngör

Marka İletişim Stratejisti / Kreatif Direktör / Hikaye Anlatıcı

Marmara Üniversitesi Ekonometri (Ön Lisans)

Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı (Lisans) Bahçeşehir Üniversitesi İİSBF Psikoloji (Lisans – Çift Anadal)

Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Strateji ve Reklam Yönetimi (Yan Dal)

Sağlık, Yeme – İçme, Tekstil, Eğitim & Danışmanlık, Etkinlik Organizasyonu sektörlerinde henüz öğrenciyken başlayan kurumsal iş deneyimlerini takiben 2015 yılında üniversite çatısı altında öğrenci ve yeni mezun bir grup iletişimci ile birlikte kendi “Marka İletişimi ve Kreatif Reklam” ajanslarını kurdular. İstanbul, Ankara, Bakü, Dubai, Miami şehirleri başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde farklı sektörlerde iş/değer üreten kişi ve kurumlara marka iletişim stratejileri, içerik üretimi /prodüksiyon, danışmanlık, kurum – içi eğitim ve multimedya tasarım hizmeti sunuyorlar.